Evet sonunda hastanedeyiz. Beliz ve Yağmur bizden önce gelmişler. Hastaneye giriş işlemleri yapılıyor ve odamıza çıkıyoruz.Yavaş yavaş ben de heyecanlanmaya başlıyorum. Artık ben ben değilim. Bi yandan aşırı rahat ve sakinim, bi yandan da sabırsız ve heyecanlı.
Hemşireler beni hazırladı. Yattık bekliyoruz. Doktorum Murat Bey geldi. Beni muayene etti. Ama 1,5 cm açılık var. Henüz bir şey yok. Bu arada Nurgül geldi, Tülay geldi. Annem, Nurdan anne, Beliz, Yağmur, Emre odada bekliyoruz. Laflıyoruz, fotoğraflar çekiliyoruz.
Bi ara hemşireler gelip herkesi odadan çıkarıp lağman falan yaptılar. Daha kötü bir şey bekliyordum ama onda bile çok sakindim. Sonra NST’ye bağlandım. Doktorum gelip gidiyor ama hala bir gelişme yok. Suni sancı verildi. Ben hiç bir şey hissetmiyorum, açıklık hala 1,5 cm. Böyle 3-3,5 saat geçirdik. En sonunda Murat Bey gelip ‘Daha fazla beklemeyelim, alalım artık’ dedi. Doğumu engelleyen bir şey var ama irdelemiyorum, öyle ya da böyle bebeğime bir an önce kavuşmak istiyorum.
Epidural takılacak. Anestezi uzmanı Nurettin Beyle daha önce tanışmıştık. Çok tatlı, espirili, insanı rahatlatan bir adam. Yine odadan herkes çıkarıldı. Bana yapılacak işlemin nasıl bir şey olduğunu anlattı. Kıl gibi ince iğneyi gösterdi. Ben de uygun olduğunu söyledim ve güldük. Sanki uygun olmasa yapılacak bir şey varmış gibi. Geceleri bazen yattığımda doğumun nasıl olacağını düşünürdüm. Normalde olsa, sezeryan da olsa epidural olacaktı. Ona hazırlıklıydım. Ama insan kendini ne kadar hazırlasa da bilmediği ve ilk defa yapılacak bir şey olduğu için tedirgin oluyor. Hele de göremediğiniz bir yerde yapılacak bir işlemse... Nurettin Bey’in ve Murat Bey’in dediklerini yapmaya çalışıyorum. Uygun pozisyona geldikten sonra (ki bir hamile için bu duruş zor bi duruş) tek hatırladığım Emre’nin elini sıkı sıkı tuttuğum. Doğum için yapılan bu işlem sırasında Emre’nin yanımda olmasını istemiştim. Onun varlığı bize güç vermişti.
Evet epidural işlemi bitti. Sırtımda, omzumda, kolumda ve elimde bağlı bir şeyler var. Ne olduklarını düşünmemeye çalışıyorum. Çünkü düşündükçe içim bir fena oluyor. Epiduralde yapıldığına göre artık daha fazla beklemeyeceğiz. Aylardır beklediğimiz an yavaş yavaş gelmekte.
Son hazırlıklar yapılıyor. Birazdan ameliyathaneye ineceğiz. Daha önce doğum yapanlardan ve ameliyat olanlardan duyduğuma göre ameliyathane soğuk bir yer. Murat Bey’e neler olacağını soruyorum. ‘Önce bebeği çıkartıcağız. Onun muayenesi yapılıp, hemen odaya çıkaracaklar. Sizinle işimiz biraz sürecek. Bebekten yarım saat kırk beş dakika sonrada siz çıkmış olursunuz odaya ‘dedi. Ben de ‘Yaa ben onca zaman sıkılırım, aşağıda napıcam?’ diye espiri yaptım. Ya Nurettin Bey ya da Murat Bey şimdi hatırlamıyorum ‘Ee o zaman sizde odada sevdiklerinizle konuşursunuz‘ dedi. Hepimiz güldük geçtik.
Odada yataktan sedye ye yatırıldım. Artık bacaklarımı hissetmemeye başlamıştım. İşten erken çıkıp kızlar da (Elvan, Umut, Ayşe) doğuma yetişmişlerdi. Saat 18’e gelmek üzereydi.
Odadan çıkıp asansöre doğru giderken bile sakin olmaya çalışıp, etrafımdaki insanlarla el sallaşıp ‘Konfeti falan yok muydu?’ diye laf yetiştiriyorum. Herkesin iyi dileklerini alıp bir bilinmeze doğru iki hemşire ve Hayatımla (Emre) birlikte asansöre bindik. Artık ben kesinlikle ben değildim, nerdeydim, nereye gidiyordum, ne olacaktı...Yukarıda annemi, ablamı ve sevdiğim insanları bırakmış oğlumla ilk kez karşılaşmaya gidiyordum.
Emre’nin de doğuma girmesini çok istemiştim. Ama doktorum ameliyat olacağından dolayı kabul etmedi. Bizde ısrar etmedik. Doğumhanenin kapısında birbirimizi öperek ayrıldık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder