26 Ağustos 2011 Cuma

İyi Bayramlar, İyi Tatiller

Vakit bulsam iki kelam edeceğim ama, bayram öncesi malum iş yoğun, ev yoğun. Aklım yapmak istediklerimde. Her zaman ki gibi vakit yetmiyor. Bayram tatili + 1,5 gün izin alınca son bi fırsat diyerek arkadaşlarla beraber yazlığa gidelim dedik:)))
Umarım bu sefer arızasız, hastalıksız bir tatil olur. Gidip gelelim, hayırlısıyla Oki'yi anasınıfına başlatalım. İşte o zaman ahşap boyamalara, belki keçe çalışmalarına hızlı bir başlangıç yapmak niyetindeyim. Özledim, hem de çok özledim. Kafamda tasarladığım, yapmak istediğim çok şey var. Sıraya sokup, bir an önce yapasım var:)))

Şimdi bayram, tatil havası:)))
Herkese iyi bayramlar ve iyi tatiller olsun:))))

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Haftasonu:))

Haftasonu Bolu kaçamağı yaptık. Bir arkadaşlarımızın Bolu-Elmalık köyünde çok güzel bir evleri var. Seneler evvel kalabalık bir grup gitmiş ve çok eğlenmiştik. Çocuklar olduktan sonra bir daha gidemedik. Bu hafta sonu oradaydık ve yine çok güzel vakit geçirdik. Özellikle de oğlanlar:)))



Babalarıyla şişme havuzda oynadılar.




 Salıncakta sallandılar.



Oyuncakları yıkadılar.


Akülü arabayla bahçede gezdiler.


Dondurma yediler.



Sonra da yoruldular ve acıktılar.


Temiz hava, bol gıda, çok oyun bir çocuk daha ne ister. Akşam dönmek istemedi. Sabah okula gitmek istemedi:( Bakalım bu hafta nasıl geçecek. Neyseki bir sonraki hafta bayram. Güzel planlar var. Bir aksilik çıkmazsa tabii...


19 Ağustos 2011 Cuma

Şu blog arkadaşlığı var yaaa, ne güzel bir şey:)))

Sevgili ebrulikedi geçen sene Oki'nin doğum günü için hazırladığım küçük kartlardan, minik kızı Öykü'nün 1. Yaşgünün de kullanmak için istemişti. Ben de seve seve bu kartları hazırlamıştım.




Geçen hafta bakın bana neler göndermiş:)))




Şu blog arkadaşlığı, dostluğu ne kadar güzel bir şey yahuuu:)) Hiç yüz yüze görüşmediğin, belki sokakta görsen bile tanımayacağın insanlarla böyle güzel şeyler paylaşmak, sevinçlerine, dertlerine ortak olmak çok hoş. Hele insanı motive eden, destek veren yorumlar yok mu. Bir blogger olmaktan ve sizleri tanıdığım için çok mutluğum. 




Gelelim paketin içinden çıkanlara:))) Ebrulikedinin kendi elleriyle diktiği bir çanta:))), kalp bir kutunun içinde anahtarlık, minik mandallar, balonlar ve sevgili Chilek için de küçük bir kutu:))

Sevgili Ebru'ya bu inceliği için çok teşekkür etmek istiyorum. Çok tatlı ve düşüncelisin. Sizi mutlu etmek beni yeterince mutlu etmişti zaten. Gönderdiklerinle mutluluğuma mutluluk kattın. Çok teşekkürler:)))

14 Ağustos 2011 Pazar

Neymiş Gereksiz Yere Sıkıntı Yapmayacakmışsın

Cuma günü (bir önceki postu yazmıştım hani) kübikteki kızlarla Starbucks'a (teknokentin içindeki) bir şeyler içmeye gitmiştik. Cep telefonumun sesini genellikle sessize alıyorum ofisteyken (açık ofis ya, aman kimse çalınca rahatsız olmasın!!!) Öyle unutmuşum. Yanımdaki arkadaşımın telefonu çaldı. Güvenlikten arıyorlar, beni soruyormuş, eşim aramış acilmiş. Hemen  Emre'yi aradım. Telefonda sadece 'OKAN', 'DÜŞMÜŞ', 'GÖZ' ve 'HASTANE' kelimelerini duydum. Gerisi bir uğultuydu sadece. Tabii bu dört kelimeyle ne senaryolar yazılır siz düşünün artık.

Nasıl kalktım, nasıl işe dönüp arabayı aldım, Emre'ye gittim, ordan okula gittik hatırlamıyorum.

Okicim sağolsun bu aralar çok hareketli. Oyun odasında elinde oyuncakla koşarken ayağı takılmış, düşmüş ve oyuncak gözüne çarpmış. Okulda hemen müdahale etmişler, ama göz olduğu için bir de doktora göstermek için sağ olsunlar hastaneye götürmüşler. Emre'yi arayıp durumu anlatmışlar. Önemli bir şey olmadığını, neyseki dikişlik bi durumun olmadığını söylemiş doktor.

Ama var ya okula gidip Okan'ı görene kadar ömrümden ömür gitti. Aklıma bin türlü şey geldi. Arkadaş ucuz atlatmış. Göz kapağı 1 cm kadar, biraz derince çizilmiş. Allahtan dikiş gerektirecek kadar değil. Doktor bir merhem vermiş. Şimdi sabah, akşam onu sürüyoruz. Kızarıklığı ve şişliği geçti bile. Göz bu daha da kötü bir şey olabilirdi. Göz kapağı olduğu için iz bile kalmaz demiş doktor.


Neymiş, yersiz sıkıntılar yapmayacakmışsın. Böyle bir durumda her şey anlamını yitiriyor. Allah beterinden saklasın.




12 Ağustos 2011 Cuma

Başlıksız...

Aklım hala orada.

Şu yaz denen güzel şey niye kısa sürer? Tatil hemen niye biter? Bu gün hava soğuk ve kapalı diye mi böyle düşünüyorum? Bilmiyorum, ama bir kaç gündür ruh halim fena. Hiç bir şey yapmak, hiç bir yere gitmek istemiyorum. İş yerinde çalışmak istemiyorum, evde yemek yapmak, sağı solu toparlamak istemiyorum. Kafada bir sürü proje 'onu yapıyım, bunu yapıyım, yook şimdi otur sonra yaparsın'.



Bi karar versem önce ne yapacağıma, sonra yayılsam masanın üzerine, çıkarsam boyaları, fırçaları kutularından. Kendime gelirim biliyorum. Adapte olurum kaldığım yerden hayatın rutinine. Ama hiç halim yok, isteğim yok:(




Aklım hâla yazlıktayken, adapte olunur mu buralara? Bu gün olmasa bile yarın, belki de yarının yarını (Oki'nin deyişiyle) olunur kimbilir.




Silkinmek, kendine gelmek ve anın tadı çıkarmak lazım biliyorum. Ama işte bazen olmuyor. Bu gün böyle, yarına Allah kerim.



9 Ağustos 2011 Salı

Hotpoint-Ariston-Family Portraits

Gelelim güzel habere:))) (Dün hiç vaktim olmadı, bu güne kaldı:))

Tatile gitmeden önce "We are social"  isimli iletişim ajansinda çalışan Orkide Hanımdan bir mail aldım. Mailde bloğumu okuduklarından, ahşap boyamacılığımı, ailemle ilgili yazdıklarımı ve ailemden bahsetme tarzımın ilgilerini çektiklerini yazmış. Ve Hotpoint'in düzenledigi "Family Portraits" adlı fotoğraf yarışmasından bahsetmiş.



Tabii çok sevindim ve hemen yarışmaya katıldım. (Eğer vakit ayırıp, siteye girip, 2 sn üye olup, bir de fotoğraflarıma oy kullanırsanız çok çok çok mutlu olurum:)))


Mail de bir de Hotpoint ve Steve McCurry'nin sürprizini göndermek için benden bir posta adresi istemiş. Hemen adresimi ve memnuniyetimi belirten bir cevap yazdım.


Cuma günü şirkete İtalyadan bir kargo geldiği haberini aldım. Emre hemen gidip almış, akşam eve getirdi. İçinde 4 tane akrilik boya, fırçalar ve en önemlisi Steve McCurry'nin çektiği bu fotoğrafın orjinal baskısı vardı.





Bir de mektup çıktı içinden. Mektupta yarışmanın jüri üyeliği için Türkiye de bloglar arasından seçilen 5 blogtan biri olduğum yazıyordu. Çok şaşırdım, mutlu oldum ve gurur duydum:))

Family Portraits yarışması Avrupa'daki ailelerin günlük hayatlarından, unutulmaz anların ölümsüzleştirildiği kareler arıyor. İnternet sitesinden oylanan fotoğraflardan en çok oyu alan ilk 100 fotoğraf finale kalacak. Finale kalan 100 fotoğraftan benimde içlerinde bulunduğum 5 fotoğraf blogcusu tarafından değerlendirilecek ve aralarından 10 fotoğraf seçilecek. Son olarak Steve McCurry, seçilen bu 10 fotoğrafı değerlendirip kazanan fotoğrafı belirleyecek.


Böyle bir projede yer almak inanın, beni çok mutlu etti. Bir de dün severek takip ettiğim MUTLU MASAL bloğununda jüri üyesi olduğunu öğrendim. Gururum ikiye katlandı. Profesyonel fotoğraf blogları arasında benim çektiğim fotoğraflarıda beğenip jüri üyesi olarak seçmeleri çok hoşuma gitti.

Eğer sizde bu yarışmaya katılmak isterseniz ayrıntılı bilgiler http://family.hotpoint.eu/ burada. Katılan herkeze iyi şanslar:)) Tabii bana da:)))

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Konjonktivit

Tatil dönüşü konjonktivit olduğumu yazmıştım. Şirket doktoru tarafından verilen 2 damlayı 2 gün kullandıktan sonra tekrar kontrole gittim. Hala artarak devam ettiğini görünce bir göz hastanesine sevk verdi. Gittik Kudret Göz Hastansine. Damlalar değişti ve 5 gün rapor verildi. Şiş, kızarık ve devamlı akan gözlerden sonra bu gün çok daha iyiyim artık. İşe başladım, biraz daha devam ediyormuş. İlçlara devam. Umarım en kısa zamanda geçecek.:))

Bu arada çok güzel bir şey oldu. Gün içerisinde fırsat bulursam ondan da bahsetmek istiyorum.

Şimdi 1 haftadır biriken işlerime dönmek zorundayım. Sevgiyle ve sağlıkla kalın:)))

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Tatilin Özeti - 2011

Evettt tatil bitti yuvaya döndük:)


Son Afyon Ford servisinden arabanın durumunu beklerken yazmıştım. Çok güzel ve moral verici yorumlar geldi. Hepinize çok teşekkür ederim:))


Arabanın sol arka teker bilyası dağılmış:((( sağ tarafta dağılmak üzereymiş. Öğle tatili olmasına rağmen sağ olsunlar hemen ilgilendiler ve değiştirdiler. Saat 13 gibi kaldığımız yerden yolumuza devam ettik. 5 saatimize mal oldu ama olsun Allahtan daha büyük bir şey değilmiş. Eve vardığımızda hırşımız çıkmıştı ama:(


İlk iki gün su kuşu Okiyi denizden çıkartmak mümkün olmadı. Bu sene hiç kolluk kullanmadan çok güzel denizde vakit geçiriyordu kiiiii...



Gittiğimizin 3. günü 39-40 derece ateşle 3 gün yattı:((( 3 günün sonunda hala ateşi düşmeyince doğru Kıyıkışlacık Sağlık Ocağına. Boğazda enfeksiyon, 5 gün deniz yasak + antibiyotik tedavisi:))




Yukarıdaki fotoğrafta da keyifsizliği belli. 4-5 gün hiç neşesi yoktu, yaptığımız hiç bir şeyden zevk alamadı kuzucuk. Onun dışında elimizden geldiğince iyi vakit geçirmeye çalıştık.





Her sene yaptığımız gibi Zeytinli kuyuda pide yemeğe gittik bir akşam.



Kızlar ve 'Bacoşlar'



Keyifsiz Oki:((


Yavru kuşun, ancak iyileşince keyfi yerine geldi:))






Bir akşam yine ailecek Mor Eve gidildi.

 

 


O kadar yol gidip Bodrum'a inilmese olmazdı. Bir de Bodrum yaptık:))

 







Bir akşamda şarap keyfi yaptık:))





Eee sayılı gün çabuk geçer. Bir tatil daha bitti. Maceralı bir yolculuk, hastalık, her sene muhakkak gidilen yerler derken dün sabah yola çıkıcaz, sabah uyandım gözlerim şiş ve devamlı sulanıyor. Neyse yol boyu bir de göz sıkıntısı çekerek döndük. Sabah işe gelir gelmez şirket doktoruna gittim. Konjonktivit (göz enfeksiyonu) olmuş. Tatili böylece göz iltihabıyla noktalamış bulunuyorum:)))

Bu arada tatilde internete girmem pek mümkün olmadı. Sabah ilk iş mailere ve takip ettiğim bloglara bakmakla geçti. 1000 e yakın post baktım. Ama gözlerim devamlı aktığı için okumam ve yorum bırak mümkün olmadı.  Bu postuda ağlak bir durumda (bir yandan gözlerimi siliyorum, durup durup akıyor çünkü), ara vere vere yazıyorum. Çok güzel şeyler yapılmış, paylaşılmış yine. Acısını ilerleyen günlerde çıkarıcam artık.

Boya yapmayı, bloğumu ve sizleri çok özlemişim. Şimdilik bu kadar, yakın zamanda görüşmek üzere:)))


Başka neler var neler:))

Related Posts with Thumbnails