Beş sene önce gecenin iki buçuğunda acı haberini aldık. İki gündür yoğun bakımdaydın. Bekliyorduk beklemesine ama bu nasıl bir acıdır ki, insan kendini ne kadar hazırlasa da inanamıyor bu habere.
Apar topar gittik Başkent Üniversitesi Hastanesine. O gün bugündür hiç sevmem orayı. Seni son gördüğüm yerdi orası. Yoğun bakım ünitesi.
Sevdiğin ve seni sevenlerle birlikte yolcu ettik seni sonsuzluğa. Artık yoktun aramızda.
Seni son zamanlarda yaşadığın kötü ve hasta halinle değil, her zamanki o dik duruşun, beyefendiliğin ve asaletinle hatırlıyorum. Biliyorum sende böyle istiyorsun. Zaten o haller hiç yakışmamıştı sana. Kişiliğine aykırıydı.
En çok istediğim şeylerden biri neydi biliyor musun? Aramızdan ayrıldığından on yedi ay sonra doğan oğlumu tanımandı. Ama olmadı. Gene de biliyorum sen onu tanıyorsun. Ona ilk ismi olarak senin adını verdik. Dedesini göremedi ama ismini taşısın istedik. Senin gibi o da arabalara çok meraklı, dedesine çekmiş belli.
Sensiz beş koca yıl geçirdik. Seni çok özlüyorum ve biliyorum sen hep yanımdasın babacığımmm, nur içinde yat...