31 Mayıs 2013 Cuma

YETERRR ARTIKKKK

Yeter artık, kalbim sıkışıyor, ruhum daralıyor, beynim uyuşuyor. 
Kürtaj yasasıyla çocuk doğurup doğuramayacağıma karıştın, keyifle içtiğim iki yudum alkole bir sürü yasak getirdin. Hızını alamadın ATAMA hakaret ettin. Devlet Tiyatromu, Balemi ve Operamı kapatma kararı alıyorsun. Şimdi de nefes almamı engelliyorsun. Bu mu senin insanlığın, bu  mu senin devlet adamlığın. Çek git artık hayatımdan.


İstanbul'da olmasak da desteğimizle bu akşam 19.00 da Kuğulu Parktayız. 

28 Mayıs 2013 Salı

Süt şişeleri ve peçete transferi - Anlatımlı

Uzun zamandır anlatmalı bir post hazırlamamıştım. Yoğun istek üzerine bu güzel bahar sabahında peçete transferini anlatmaya çalışacağım:)


Gerekli malzemeler, yukarıda da görüldüğü üzere boyanmış bir obje (ben enamel boya ile ponponlayarak boyadığım cam süt şişesini kullandım), dekupaj tutkalı (royal coat), peçete ve temiz bir fırça.


Önce peçeteyi en ince katına kadar ayırıyoruz. Ben peçeteyi yapıştırma işine başlamadan önce zemine yoğun olmamak kaydıyla dekupaj tutkalından sürüyorum biraz. Böylece peçeteyi kaydırmadan istediğim yere sabitlemiş oluyorum.


Sonra içten dışa doğru peçeteyi yapıştırıyoruz. Hava kabarcıklarının olmamasına ve peçetenin buruşmamasına dikkat ediyoruz. Peçete çok ince olduğu için ıslanınca yırtılma riski artıyor. O yüzden çok dikkatli yapmak gerekiyor bu işlemi.


Dekupaj tutkalının ilk katı kuruduktan sonra bir kat daha sürüyoruz. O da kuruduktan sonra 4-5 kat vernikliyoruz. Ben sprey vernikleri tercih ediyorum. Çünkü döndüre döndüre bi sağdan bi solda, alttan, üsten, verevine her tarafı verniklenmiş oluyor:))) 


Boy boy süt şişelerim mutfağımı süslüyor artık:)) İki tane peçete transferi süs şişesinin  yanına bir de kırmızı üstü puantiyeli yaptım. Çok şirin oldular:)) 


24 Mayıs 2013 Cuma

Sahne Senin Etkinliği

Dün, Oki'lerin "Sahne Senin" etkinliği vardı. 11 Haziran da okul tatil olunca artık ikinci sınıf olacaklar:) 

Programın sunucuları Okan ve arkadaşı Çağla idi:))) İkisi de başarıyla sundular gösteriyi. 


Önce İngilizce hazırladıkları "The Wizard of Oz" - "Oz Büyücüsü" ile çıktılar sahneye. Aslan rolünde Okan:))


Ardından "Kral Çıplak" drama gösterisi.


Sonrasında şarkılar, müzikler, şiirler. Bir yıl boyunca öğrendiklerini çok güzel bir şekilde sundular bizlere.


Amanınn miniğim büyümüş de 1. sınıfı bitiriyormuş. Bi de gösteride sunuculuk yaparmış. Ailesinin gurur kaynağı, neşesi. Başarıların daim olsun bi tanemmmm:))




22 Mayıs 2013 Çarşamba

lolipu'dan sevgilerle...

Ahşap, cam, galvaniz boyamayı, keçelerden süsler dikmeyi çok seviyorum biliyorsunuz. Yaptıklarımı zaman zaman satışa çıkarırım, keçe isimliklerden siparişler alırım. 

Sipariş verenlerden veya yaptığım objelerden satın alanlardan hep olumlu mesajlar aldım. Bu da beni çok mutlu etti. Hep daha iyi, daha güzel işler yapmaya çalıştım. Dekoratif objelerden birer tane çalıştım. İstedim ki sadece sahibinde olsun. Başka kimse de benzeri olsada, aynısı olmasın.  



Artık http://lolipudan.blogspot.com/ adresinde daha önceki çalışmalarım ve yeni çalışmalarım satışta olacak. 

Her gün, her an yeni bir şeyler satışa çıkabilir. Takipte ve sevgiyle kalın:))))

21 Mayıs 2013 Salı

Toprak saksılar

Pinterest inanılmaz bir kaynak. Uzun süre boya işlerine ara verdiysem ve artık bir şeyler yapmak istiyorsam hemen boardlarıma bir göz atarım. Aklıma takılan bir şeyler muhakkak çıkar. Aynısını yapmam ama, kendimden bir şeyler katmaya çalışırım.


Bu toprak saksılarda işte böyle ortaya çıktı. İki renk, iki desen...


Yüzeyin pürüzsüz olması ve boyayı emişinden dolayı toprak saksı boyamak çok zevkli. Tavsiye ederim:))) 



19 Mayıs 2013 Pazar

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı




Kimseyi görmedim ben
Senden daha güzel
Kimseyi tanımadım ben
Senden daha özel...

Atam, izinde yürümeye devam, hem de sonuna kadar. 

19 Mayıs Bayramımız kutlu olsun.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Tatlı Huzur

Günaydınnnn:))

Şimdi İstanbul'da olup Tatlı Huzur'da kahvaltımı yapıp, keyif çayımı içip güne öyle başlamak isterdim. Hatta akşam üzeri yorgunluk kahvemi içerken yanında tatlı bir şeylerle günü bitirebilirdim. Belki de gün arası tam da sıcaktan bunalmışken bi kaçamak yapıp smoothie içip ferahlardım:)))



Ama ben Ankara'dayımmmmm:((( Bunların hiçbirini yapamammm:(((


Neyse ki geçen hafta İstanbul'dayken bu şirin, sıcak yere gittim ve keyfini çıkardım:) Adı gibi tatlı ve huzurlu bir yer. İstanbul'un o bunaltıcı ve sıkıcı trafiğinden, kalabalığından biraz da olsa uzak kalmak güzeldi.


Zaten adını duyduğum andan itibaren İstanbul'a gittiğimde gidilecek yerlerin başında geliyordu. Bu kadar yabancı adlara özenti olduğumuz bir ülkede (hele bazen yarı Türkçe yarı İngilizce isimler kullanıyorlar ya, tahammül edemiyorum) adı Türkçe olan bir mekan çok hoşuma gitti. Tarzı tam sevdiğim, insanın evindeymiş gibi hissettiren rahat ve güzel bir yer.

Ayrıca ilgi ve alaka üst düzeyde. Okan'a söz vermiştim, 'gittiğimiz kafede sana dondurma ısmarlayacağım' diye. Ama daha dondurma servisleri başlamamış. Bizimkinin yüzü düştü tabii. Ama sağolsun kafenin sahibi Harun Bey (ve eşi Esra Akkaya, ama kendisi biz oradayken yoktu:(() buzlu içeceklerde kullandıkları dondurmalardan bir porsiyon hazırladı hemen Oki için. Yani müşteri memnuniyeti de tam puan:))) 


Aslında Tatlı Huzur hakkında daha çok yazarım ama siz de gidip, görüp, keyfini çıkarın isterim:)

Kalamış'tan bir tatlı huzur almak isterseniz Onur Apartmanı No 1, Yelken Sokak, Kalamış, İstanbul ...

7 Mayıs 2013 Salı

İstanbul:)))

1 Mayıs'ın ardından 2 ve 3 Mayıs da bizimkilerin okulu ara tatil olunca, ablamla kaptık çocukları annemin yanına İstanbul'a gittik:))) 

İlk gün (1 Mayıs) sabahtan Belizle attık kendimizi Göztepe parkına. Bir yandan yürüyüş yaptık, bir yandan birbirinden güzel çiçeklerin fotoğraflarını çektik. Park o kadar güzel olmuş ki "yarın çocukları da getirelim" dedik.




Öğleden sonra da hep beraber Cadde'de dolaştık biraz. Çok kalabalıktı, hiç bir yerde oturacak yer bulamadık. Tatil olunca herkes kendini sokağa atmıştı sanki.



Ertesi sabah (2 Mayıs) kahvaltıdan sonra doğru parka.




Bu durum tabii ki en çok Oki'nin hoşuna gitti:))


 Ama biz de en az onun kadar eğlendik:))


İstanbul'a gidince, sayılı gün çabuk geçer. Biz de ne kadar çok şey yaparsak kârdır deyip, sabahtan akşama oradan oradaya gezer dururuz. Parktan sonra yıllardır görmediğimiz bir arkadaşımızla Fenerbahçe Romantika'da buluştuk. Denizin kenarında bol sohbetli bir gün geçirdik. 

Oradan kalkıp Ankara'dan beri aklımda olan ve çok gitmek istediğim Kalamış daki Tatlı Huzur'a gittik. Orayı ayrı bir postta anlatmak istiyorum, çünkü çok sevdim:)  



Üçüncü gün istikamet Beşiktaş. Amaç çocuklara Dolmabahçe Sarayı'nı gezdirmek. Ama Beşiktaş'ta dolmuştan inince sağ tarafa yürümemiz gerekirken, otomatikman sol tarafa doğru yürümeye başladık. Annem de, Beliz de ben de yürürken içimizden geçiriyormuşuz yanlış yöne gidiyoruz diye. Fakat hiç birimiz Ortaköy'e gelene kadar sesini çıkarmadı. Demek oraya da gidesimiz varmış. 

Eee Ortaköy'e gelmişken, karnımızda acıkmışken oturup bir şeyler yedik.



Yemekten sonra bindik bir taksiye Dolmabahçe. O kadar çok turist otobüsü vardı ki, o kadar çok insan vardı ki, anlatamam. Bir de önceden rezervasyon yapılması gerekiyormuş. Biz Ankaralılar bilmediğimiz için tabii kapısından içeriye bile giremeden hüsranla döndük:(((



Dolmabahçe Sarayı'nı gezemedik ama Yıldız Parkına gittik. En azından oradaki Yıldız Sarayı - Şale Köşkü'nü gezdik. Bakın burada http://akincimehmet44.com/2012/12/06/yildiz-sarayi-sale-kosku/ çok güzel anlatılmış.





Günü Beliz'in üniversiteden bir arkadaşıyla keyifli bir sohbet ve yemekle bitirdik:) 



Dördüncü ve son günümüze yine çok eskilerden bir arkadaşla başladık. Sahil yolunda Caffe Nero'da buluştuk. Yıllardır görüşmüyorduk. Büyük oğluyla gelmiş. Sanki aradan onca yıl geçmemiş. Eski günleri yad ederek çok güzel bir sabah geçirdik:))



Dört günlük İstanbul ziyaretimize ne kadar çok şey sığdırmışız. Yazarken yoruldum valla:)))

Başka neler var neler:))

Related Posts with Thumbnails