Unutturmuyorlarda, TV'de nereyi açsam ya New York'ta geçen bir filme, ya da bir şarkıya rastlıyorum. Zaten unutacakta değilim. Çünkü hala tadı damağımda:))
Bu günün Sabah Gazetesinin Cumartesi ekinde de bakın ne çıkmış:))) Bir de bu
Böylece Steve McCurry'nin çektiği fotoğrafı da görmüş olduk:)))
Dünyaca ünlü fotoğrafçıdan New York hatırası
28.01.2012 - Yeşim Kasap
Dünyanın dört bir yanından, 8 binden fazla kişi başvurdu; ancak Aile Portreleri yarışmasına katılan ailelerden sadece 11'i, New York'ta ünlü fotoğrafçı Steve McCurry'ye poz verme şansı yakaladı. Onlardan biri de Özgümüş ailesiydi...
Güneşli bir New York sabahı. Altı kişilik fotoğrafçı ekibi toplanmış. Arkada Manhattan manzarası, Brooklyn Köprüsü'nün ayağında çekimler başlıyor. Dünyaya adını Afgan Kızı portresiyle duyuran Steve McCurry, fotoğraf makinesinin arkasına geçmiş, objektiften 'etrafı kesiyor'. McCurry hayli sinirli. Sağa sola komutlar yağdırıyor; yardımcıları oradan oraya koşturuyor. Zihninde oluşturduğu bir görüntü var ve bu görüntünün, çekeceği kareye aynen yansımasını istiyor: "Martılar, martılar!" Cebinden yem çıkarıp martıları yemliyor. Onlar da kareye girsin! Sonra gözü, ekip arkadaşlarıyla çene çalan yardımcılarından birine takılıyor. Hızla yardımcısının yanına seyirtip, kızcağızın elinde tuttuğu montları ve paltoları yere fırlatıyor; kızı, makyözü çağırmaya gönderiyor. Sonra ekip yer değiştiriyor, başka bir yerde 'üs' kuruyorlar. Amaç, McCurry'nin istediği 'o' kareyi yakalayabilmesi. Hayır, elbette bir moda çekimine tanıklık etmiyoruz. McCurry bir ailenin, üstelik Türkiye'den bir ailenin portresini çekiyor. Şanslı aile, Ankara'dan. Simin Özgümüş, eşi Emre ve beş yaşındaki oğulları Okan. Onları Ankara'dan ABD'ye getirense, beyaz eşya markası Hotpoint-Ariston'un Aile Portreleri adlı fotoğraf yarışması; daha doğrusu, bu yarışmayı kazanan ailelerden biri olmaları. Marka, Steve McCurry'le birlikte 1 Temmuz'da Aile Portreleri yarışmasını başlattı. Ödülün yılbaşında New York tatili ve Steve McCurry tarafından fotoğraflanmak olduğu yarışma kapsamında, Türkiye'nin yanı sıra İtalya, Fransa, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Rusya, Ukrayna, İngiltere, Hollanda, İspanya ve Portekiz gibi, Hotpoint- Ariston'un faaliyet gösterdiği ülkelerdeki ailelerden, herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda çektikleri aile fotoğraflarını, web sitesine yüklemeleri istendi. Web sitesine yüklenen fotoğraflar içinden, site ziyaretçilerinden en çok oyu alan ilk 100 fotoğraf, ilk elemeyi geçti. Bu fotoğraflar arasından, yarışma jürisinin yaptığı ikinci bir elemeyle her ülkeden 10 fotoğraf finale kaldı. Son aşamadaysa Steve McCurry finale kalanlar arasından en ilgi çekici kareyi belirledi. Ve sonunda ünlü fotoğrafçının en çok beğendiği fotoğraflardaki aileler, yani 11 ülkenin birincileri, çoluk çocuk, yaşlısı genci, 27 -01 Aralık 2011 tarihleri arasında New York'ta buluştu.
BLOG'UM ÜZERİNDEN ULAŞTILAR Grafiker olan Simin Özgümüş ve ailesi bu yarışma sayesinde ilk defa ABD'ye gelmiş: "Yarışmayı, 'We are social' isimli iletişim ajansından gelen bir mail ile öğrendim. Boş zamanlarımda yaptığım hobi çalışmalarımı ve ailemle ilgili güzel anları paylaştığım bir blog'um var. Okumuşlar ve ailemden bahsetme tarzım ilgilerini çekmiş. Gönderdikleri mail'de, Aile Portreleri yarışmasından bahsedip katılmamı istediler. Kazanacağımızı tahmin etmiyorduk. Bizim için büyük sürpriz oldu. Bu tip yarışmalardan herhangi bir ödül kazanmışlığımız yok. Yarışmayı kazanmamız da oğlumuz Okan'ın şansı. Umarım tüm hayatı boyunca böyle şanslı olur. Kazandığımızı bildiren mail geldiğinde, önce inanamadık. Tekrar tekrar okuduk. Çok şaşırdık ve çok heyecanlandık. Hayatımız boyunca yaşadığımız çok farklı ve heyecanlı bir deneyimdi bizim için. Bir daha böyle ünlü bir fotoğrafçının objektifine poz verme şansımız olur mu, bilmem."
LEVENT KENEZ - 28.01.2012 Zaman
Hotpoint-Ariston'un sosyal medya aracılığıyla gerçekleştirdiği Aile Portleri yarışması akademik bir çalışmaya esin kaynağı oldu. Araştırma Avrupa'da aile kavramının küçüldüğünü teyit ederken, iki ve daha az çocuklu aile sayısı belirgin bir oranda öne çıktığını gösteriyor.
BLOG'UM ÜZERİNDEN ULAŞTILAR Grafiker olan Simin Özgümüş ve ailesi bu yarışma sayesinde ilk defa ABD'ye gelmiş: "Yarışmayı, 'We are social' isimli iletişim ajansından gelen bir mail ile öğrendim. Boş zamanlarımda yaptığım hobi çalışmalarımı ve ailemle ilgili güzel anları paylaştığım bir blog'um var. Okumuşlar ve ailemden bahsetme tarzım ilgilerini çekmiş. Gönderdikleri mail'de, Aile Portreleri yarışmasından bahsedip katılmamı istediler. Kazanacağımızı tahmin etmiyorduk. Bizim için büyük sürpriz oldu. Bu tip yarışmalardan herhangi bir ödül kazanmışlığımız yok. Yarışmayı kazanmamız da oğlumuz Okan'ın şansı. Umarım tüm hayatı boyunca böyle şanslı olur. Kazandığımızı bildiren mail geldiğinde, önce inanamadık. Tekrar tekrar okuduk. Çok şaşırdık ve çok heyecanlandık. Hayatımız boyunca yaşadığımız çok farklı ve heyecanlı bir deneyimdi bizim için. Bir daha böyle ünlü bir fotoğrafçının objektifine poz verme şansımız olur mu, bilmem."
LEVENT KENEZ - 28.01.2012 Zaman
Hotpoint-Ariston'un sosyal medya aracılığıyla gerçekleştirdiği Aile Portleri yarışması akademik bir çalışmaya esin kaynağı oldu. Araştırma Avrupa'da aile kavramının küçüldüğünü teyit ederken, iki ve daha az çocuklu aile sayısı belirgin bir oranda öne çıktığını gösteriyor.
'Anne gökdelenler beni takip ediyor'. Geç saatlere kadar uzayan akşam yemeğinde diğer yaşıtları gibi masada sızan minik Okan'ın uyanınca ilk sözleri bunlar. Bütün gün Manhattan sokaklarında ailesi ile dolaşıp yorgun düşen ufaklığın rüyasına giren gökdelenler, aslında 2012'ye arkadaşlarından şanslı girmesini sağlayan yılbaşı tatilinin onda bıraktığı ilk izlenim. Beyaz eşya üreticisi Hotpoint-Ariston'un aile kavramına dikkat çekmek için Avrupa'nın 11 ülkesinde aynı anda düzenlediği 'Aile Portreleri' yarışmasının Türkiye talihlisi Özgümüş ailesi, yarışmanın ödülü olarak yeni yılı diğer talihli aileler ile New York'ta karşıladı. Yarışmanın tatil dışındaki bir diğer ödülü de kazanan ailenin fotoğrafını Zaman okurlarının yakından tanıdığı dünyaca ünlü fotoğrafçı Steve McCurry'nin çekmesi.
Sosyal medya aracılığıyla düzenlenen yarışmaya herkes aile resimlerini göndererek katılmış. Jüri, binlerce resim arasından, ziyaretçilerin verdiği oyları da dikkate alarak ilk elemeyi yapmış ve fotoğraf sayısını 100'e düşürmüş. Kazanan talihliyi de ailelerin fotoğraflarını New York'un değişik mekânlarında çekecek olan McCurry bizzat seçmiş. Her fotoğrafı neden seçtiğini anlatan ünlü fotoğrafçının Özgümüş ailesinin karesi için yaptığı yorum ilginç: "Fotoğraf, çocuğun ailenin merkezinde yer aldığını gösteriyor ve ailenin tüm fertlerinde büyük bir sevimlilik ve memnunluk göze çarpıyor."
Yarışmaya katılmak anne Simin'in fikriymiş. 'Olmaz ama bir şansımı deneyeyim' diye gönderdiği resim en çok oyu alınca kendilerini New York'ta bulmuşlar. Eşi Emre ile yaklaşık bir hafta geçirdikleri New York'u da çok beğenmişler. Şehrin düzeni ve temizliği onları çok etkilemiş. Bir de organizasyonun bu kadar ciddi olacağını tahmin etmediklerini söylüyor.
Yarışmaya Avrupa'nın 11 ülkesinden gönderilen binlerce aile fotoğrafları, bir akademik çalışmaya da esin kaynağı oldu. 8 bin 300 fotoğrafı inceleyen Avrupa Aile İlişkileri Derneği, Avrupa'da değişen aile profilini masaya yatırdı. Dernek başkanı Camillo Regalia, ailelerin gönderdikleri portrelerde kendilerini ortaya koyuşunun bilinçli veya bilinçsiz olarak toplumdaki değişimlerini ve yönelimlerini gün yüzüne çıkardığı görüşünde. Avrupa'da aile kavramının küçüldüğünü teyit eden araştırmada iki ve daha az çocuklu aile sayısı belirgin bir oranda öne çıkıyor. Birkaç kuşağı bir araya getiren fotoğrafların azlığını, toplumdaki güven kaybı ve ailenin tarihsel kökenlerinden uzaklaşması olarak açıklayan Regalia'ya göre, gönderilen aile fotoğrafları genel manada Avrupai aile imajını destekliyor. Birkaç neslin bir araya geldiği fotoğraflar en çok Fransa, İspanya ve Türkiye'den gelirken, yalnız aileler Orta ve Doğu Avrupa'dan. Bu oran Rusya, Çek Cumhuriyeti ve Romanya'da yüzde 80'lere kadar çıkıyor.
Üşüdüklerine değdi!
Steve McCurry, Türk ailenin fotoğrafını çekmek için mekân olarak tarihî Brooklyn köprüsünü en güzel gören Old Fulton'daki parkı seçti. 'Rahat günlük kıyafetlerinizle gelin' dese de Emre'nin çizgili gömleği usta fotoğrafçının onayından geçmedi. Asistanları Emre'ye acilinden mavi bir kazak ayarladılar. 2011'in son gününde iki saat süren çekimlere başlamadan önce birçok yer denemesi yapıldı. Bazı yerler önceden izin alınmadığı için mümkün olmadı. Bu da Amerika'da bu tür işlerin ne kadar ciddiye alındığının bir göstergesi. Ailenin biraz üşümek zorun kaldığı çekimlerden sıkılan Okan'ı yatıştırma görevini bizzat Steve üstlendi. Arka fona martılar gelsin diye asistanlar epey ekmek tükettiler. Simin'in rüzgârda dağılan saçları yüzünden sık sık ara vermek zorunda kalınınca makyöz sonunda saçları toka ile sabitlemek zorunda kaldı.
Sizi bu projede yer almaya çeken ne oldu?
Biliyorsunuz ben portre fotoğrafçısıyım. İşim bu. İnsanları çekmeyi seviyorum. Değişik ülkelere mensup ailelerin bireyleri arasındaki ilişkileri, etkileşimi fotoğraflamak benim için güzel bir fırsat diye düşündüm.
Fotoğrafları seçerken kriterleriniz nelerdi?
Öncelikle duygu yoğunluğuna baktık. Aile kavramını anlatıp anlatmadıklarına önem verdik. Neşeli ve hikayesi olması da önemliydi tabii ki.
Projenin teması aile. Aile sizin için ne anlama geliyor?
Aile bireyleriniz hayatınızdaki en önemli insanlar. Yardıma ihtiyacınız olduğunuzda ilk güveneceğiniz kişiler bunlar ve bu hayatınız boyunca geçerli. Bence güçlü bir aileye sahip olmak hem birey için hem de toplum için güzel bir şey.
Eskiden ailece fotoğrafçıya gidilir, çekilen fotoğraflar evin baş köşesine konurdu. Şimdi böyle bir gelenek kalmadı. Eskiden aile fotoğrafları daha mı önemsenirdi?
Aslında günümüzde daha fazla aile fotoğrafı çekiliyor. Malum dijital imkanlar çok daha fazla. Ama artık fotoğraflar tab edilmiyor. Bilgisayarda bir köşede duruyor. Evet o gelenek kayboldu ama aile fotoğraflarının daha az tercih edildiği ya da önemsiz olduğu doğru değil.
Birçok ailenin fotoğrafını çekeceksiniz. Sizin ailenizin toplu portresi var mı?
Bir düşüneyim... Hayır, hayır yok (gülüşmeler)
Aile bireylerinin fotoğrafını çeken amatörler fotoğrafçılara ne tavsiye edersiniz?
İnsanları hareket halinde çekin. Öyle asker gibi poz verdirir gibi değil. Bir kere fotoğrafın kendisinin samimi olması lazım. Çocuğunuzu oyun oynarken o farkında olmadan çekin, karınızı yemek yaparken ya da bir şeylerle uğraşırken çekin. Yarın öbür gün çocuğunuz fotoğraflara bakarken 'annem mutfaktayken', 'babam bir şeyleri tamir ederken' desin. İnanın böylesi daha değerli...
Sosyal medya aracılığıyla düzenlenen yarışmaya herkes aile resimlerini göndererek katılmış. Jüri, binlerce resim arasından, ziyaretçilerin verdiği oyları da dikkate alarak ilk elemeyi yapmış ve fotoğraf sayısını 100'e düşürmüş. Kazanan talihliyi de ailelerin fotoğraflarını New York'un değişik mekânlarında çekecek olan McCurry bizzat seçmiş. Her fotoğrafı neden seçtiğini anlatan ünlü fotoğrafçının Özgümüş ailesinin karesi için yaptığı yorum ilginç: "Fotoğraf, çocuğun ailenin merkezinde yer aldığını gösteriyor ve ailenin tüm fertlerinde büyük bir sevimlilik ve memnunluk göze çarpıyor."
Yarışmaya katılmak anne Simin'in fikriymiş. 'Olmaz ama bir şansımı deneyeyim' diye gönderdiği resim en çok oyu alınca kendilerini New York'ta bulmuşlar. Eşi Emre ile yaklaşık bir hafta geçirdikleri New York'u da çok beğenmişler. Şehrin düzeni ve temizliği onları çok etkilemiş. Bir de organizasyonun bu kadar ciddi olacağını tahmin etmediklerini söylüyor.
Yarışmaya Avrupa'nın 11 ülkesinden gönderilen binlerce aile fotoğrafları, bir akademik çalışmaya da esin kaynağı oldu. 8 bin 300 fotoğrafı inceleyen Avrupa Aile İlişkileri Derneği, Avrupa'da değişen aile profilini masaya yatırdı. Dernek başkanı Camillo Regalia, ailelerin gönderdikleri portrelerde kendilerini ortaya koyuşunun bilinçli veya bilinçsiz olarak toplumdaki değişimlerini ve yönelimlerini gün yüzüne çıkardığı görüşünde. Avrupa'da aile kavramının küçüldüğünü teyit eden araştırmada iki ve daha az çocuklu aile sayısı belirgin bir oranda öne çıkıyor. Birkaç kuşağı bir araya getiren fotoğrafların azlığını, toplumdaki güven kaybı ve ailenin tarihsel kökenlerinden uzaklaşması olarak açıklayan Regalia'ya göre, gönderilen aile fotoğrafları genel manada Avrupai aile imajını destekliyor. Birkaç neslin bir araya geldiği fotoğraflar en çok Fransa, İspanya ve Türkiye'den gelirken, yalnız aileler Orta ve Doğu Avrupa'dan. Bu oran Rusya, Çek Cumhuriyeti ve Romanya'da yüzde 80'lere kadar çıkıyor.
Üşüdüklerine değdi!

Steve McCurry'den aile fotoğrafı tüyoları
Sizi bu projede yer almaya çeken ne oldu?
Biliyorsunuz ben portre fotoğrafçısıyım. İşim bu. İnsanları çekmeyi seviyorum. Değişik ülkelere mensup ailelerin bireyleri arasındaki ilişkileri, etkileşimi fotoğraflamak benim için güzel bir fırsat diye düşündüm.
Fotoğrafları seçerken kriterleriniz nelerdi?
Öncelikle duygu yoğunluğuna baktık. Aile kavramını anlatıp anlatmadıklarına önem verdik. Neşeli ve hikayesi olması da önemliydi tabii ki.
Projenin teması aile. Aile sizin için ne anlama geliyor?
Aile bireyleriniz hayatınızdaki en önemli insanlar. Yardıma ihtiyacınız olduğunuzda ilk güveneceğiniz kişiler bunlar ve bu hayatınız boyunca geçerli. Bence güçlü bir aileye sahip olmak hem birey için hem de toplum için güzel bir şey.
Eskiden ailece fotoğrafçıya gidilir, çekilen fotoğraflar evin baş köşesine konurdu. Şimdi böyle bir gelenek kalmadı. Eskiden aile fotoğrafları daha mı önemsenirdi?
Aslında günümüzde daha fazla aile fotoğrafı çekiliyor. Malum dijital imkanlar çok daha fazla. Ama artık fotoğraflar tab edilmiyor. Bilgisayarda bir köşede duruyor. Evet o gelenek kayboldu ama aile fotoğraflarının daha az tercih edildiği ya da önemsiz olduğu doğru değil.
Birçok ailenin fotoğrafını çekeceksiniz. Sizin ailenizin toplu portresi var mı?
Bir düşüneyim... Hayır, hayır yok (gülüşmeler)
Aile bireylerinin fotoğrafını çeken amatörler fotoğrafçılara ne tavsiye edersiniz?
İnsanları hareket halinde çekin. Öyle asker gibi poz verdirir gibi değil. Bir kere fotoğrafın kendisinin samimi olması lazım. Çocuğunuzu oyun oynarken o farkında olmadan çekin, karınızı yemek yaparken ya da bir şeylerle uğraşırken çekin. Yarın öbür gün çocuğunuz fotoğraflara bakarken 'annem mutfaktayken', 'babam bir şeyleri tamir ederken' desin. İnanın böylesi daha değerli...